Bayılırım flört etmeye
Yeni oyunu ‘Tarla Kuşuydu Juliet’te dünyanın en bilinen karakterlerinden birinin günümüzdeki halini canlandırıyor Deniz Çakır. Oyunu dinlemek için buluştuk, en baştan başladık: “Çok mutlu bir çocukluk geçirmediğim için anılarım hep yarım yarım” diye anlattığı geçmişinden “Bayılırım flört etmeye” dediği aşk hayatına uzandık.
Siz ekrandayken de tiyatro sahnesini bırakmayan oyunculardansınız. Ama bir süredir ekrandan tanıdığımız birçok sima da tiyatro sahnelerinde. Sizce neden?Başkalarının sebebini bilemem ama benim sebebim hep aynı.
Ne?
Sahne beni diri ve mesleki olarak dinç tutuyor. Çok şükür ki konservatuvardan mezun olduğumdan bu yana aralıksız tiyatro ve dizi yapıyorum. İkisini de hep aynı anda yürüttüm. Biraz daha fazla çalışmam, yorulmam gerekti ama ben işimi seviyorum. Çok fazla boş durabilen, ayaklarımı uzatıp dinleneyim diyen biri değilim.
Seyirci, oyuncunun ismine mi yoksa oyuna mı gelir?
Tiyatroya ilginin artmasında ünlü dizi oyuncularının tabii etkisi var. İsme geliniyor. Fakat önemli olan, devamlılık arz ettirmek. İsmine gelirler ama oyun kötüyse ne yaparsan yap, bir önemi yok.
Başrol oyuncusuyla yan rol arasındafiyat uçurumu çok büyük Tiyatro para kazandırıyor mu?
Kazandırıyor. Ama bir dizide başrol oynuyorsanız tiyatrodan kazandığınız parayla ekrandan kazandığınız kıyaslanamaz açıkçası. Ona rağmen tiyatro yapabilmek, inatla hep tiyatro yapmak çok kıymetli. Bir de tabii dizi sektöründeki oyuncular arasında uçurumsal bir hiyerarşi var. Bunu doğru bulmuyorum.
Kazanç olarak mı?
Evet. Başrolde oynayan bir oyuncuyla yan rol arasında fiyat uçurumu çok büyük. Dizi oyunculuğu birçok sektöre göre daha çok kazandırıyor ancak çalışma koşulları, saatleri, her hafta 150 dakika yayın o kadar zor ki... Arada soluklanıp o vakitlerde tiyatro yaparsan, sahnede nefes alma, kendine yenilenme, tazelenme alanı verirsen mesleki olarak daha kuvvetli devam edersin.
‘Tarla Kuşuydu Juliet’ oyununuzun hikâyesini anlatır mısınız?
‘Romeo ve Juliet’, hepimizin bildiği gibi William Shakespeare’in en mühim eserlerinden biri. Fakat bizim oyunda Romeo ve Juliet o zehirden sonra ölmemişler. Aradan 30 yıl geçmiş ve bu zaman diliminde de evli kalmışlar.
Evlilik ne yapmış onlara?
O naif, zarif çiftimiz gitmiş; yerine kaba, hantal, dejenere bir ilişki gelmiş. Birbirlerine karşı son derece hoyratlar. Oyunun bir yerinde Shakespeare de onlara dahil oluyor ve “Siz benim eserimi nasıl bu hale getirirsiniz” diyor, işler karışıyor.
Peki sizce Romeo ve Juliet bugün yaşasa ne olurdu?
Oyuna gelin, görürsünüz...
Siz Juliet kadar tutkulu bir âşık mısınız?
Tartışmasız, Juliet’ten daha tutkulu bir âşığım.
Sevdiğim erkeği kıskanırım ama asla belli etmem
Bu kadar tutku sizi kıskanç biri yapıyor mu?
Sevdiğim erkeği kıskanırım. Ama bunu asla belli etmem. Karşındakini rahatsız etmediğin sürece kıskanmak tatlı bir şeydir, tutkuyu körükler.
Aşkı nasıl anlatırsınız?
En.
Romantik misiniz?
Duygusalım ama romantik değilim.
Flörtöz bir tarafınız var mı?
Muhakkak. Bayılırım flört etmeye.
İlişkilere bu kadar dalmışken sorayım; hiç aldatıldınız ya da aldattınız mı?
Aldatılmadığımı düşünüyorum. Aldatmak çok çirkin bir şey; ben aldatmam da, kimseyi aldatmadım. Biriyle birlikteyken bir başkasına bir şey hissedersem hemen birlikte olduğum insanla yolları ayırırım. Çünkü bende dürüstlük çok arızalı bir konu.
Biraz açsak?
Fazla dürüstüm.
O halde dürüstçe cevaplayın; hayatınızda biri var mı?
Bir ilişkim yok ama aşk var hayatımda (gülüyor).
Keşke annemle babam boşansaydı...
Çocukluğunuza dair ilk hatırladığınız şey ne?
Çok hatırlamıyorum çocukluğumu, belki de çok mutlu bir çocukluk geçirmediğim için. Anılarım yarım yarım hep.
Anne ve babanız boşanmışlar mıydı?
Keşke boşansalardı. Şimdi ayrılar.
Anneniz şiddete mi maruz kalıyordu?
Hayır. Sadece anlaşamayan bir çifttiler. Aslında ikisi de tek tek çok değerli insanlardı ama bir araya geldiklerinde olmuyordu. Sadece evliliği sürdürmek için birlikte olmamalarını isterdim.
Bunlar hayatınıza nasıl yansıdı?
Hep toparlamaya çalıştım.Oğlak burcuyum, biraz bununla da alakalı olabilir.
Ben artık kendimimutlu etmeyi biliyorum
Yaş aldıkça mutluluğu yakaladınız mı?
Yaş aldıkça mutluluğun anlamı değişiyor. Evet, yakaladım. Ama şimdi mutlu muyum? Muallak bir şey... Ben artık kendimi mutlu etmeyi biliyorum. Başkalarından sebep değil, kendimden sebep kendimi seviyorum. Yeni şeyler keşfediyorum kendimde.
Ne gibi şeyler?
Okuldan mezun olduktansonra çok köşeli bir kadındım. Ama büyüdükçe “Boş ver” demeyi öğrendim.
20 yaşındaki Deniz’i bugün yolda görseniz ne derdiniz?
Türkiye eskisi gibi değil, kendine dikkat et. Bir kadın olarak daha dikkatli ol.
Neler değişti?
Kadına sokaktaki bakış açısı. Bir taraftan her şey iyileşirken, bir yandan kötüleşti.‘İyi hal’den çıkıyorlar sonra onunla yaşıyoruz
Tüm dünyanın gündeminde setlerde yaşanan taciz skandalları var. Yıllar içinde hiç setlerde psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kaldınız mı?
Mesleğimi bir kenara koy; ben bir kadınım. Türkiye’de kadınların uğradığı o kadar çok şey var ki! Her gün daha fazlası... Güya bunu yapanlar yakalanıyorlar. Sonra ‘iyi hal’den dışarı çıkıyorlar. Biz onunla beraber yaşıyoruz. Olacak şey değil.
Çözüm öneriniz var mı?
Anayasa değişikliği. Yavaş yavaş da bir şeyler oluyor sanırım.
Hayat zaten zor; inadına inançlı,inadına umutlu olmalıyız
Son konuşmamızda, en büyük derdinizin anlaşılmamak olduğunu söylemiştiniz.Neden anlamıyorlar sizi?
Zor mu beni anlamak, bilmem...
O zaman buyurun, anlatın...
Bir insan kendini ifade etmeye çalışırsa orada bir sıkıntı vardır, o yüzden bunu yapmak istemem.
Son bir seneniz nasıl geçti?
Ben Deniz Çakır olarak yaşadıklarımdan güçlü çıktım. Çok iyiyim. Dönüp bakıyorum, kendini çok güçlü sanan insanlar varken maalesef, ben güçlüyüm.Önemli olan kalp
Sosyal medyadaki linç kültürü hakkında ne diyeceksiniz?
Çok üzücü, insanlar başkalarının hayatlarıyla ilgili söz söyleme hakkını nasıl kendilerinde buluyor, şaşkınlık verici. Ne vakit böyle acımasız olduk? Ve niye? Ne vakit kalplerimiz bu kadar taş kesildi? Sevgisiz insanlar için çok üzülüyorum. O kadar kıymetli bir duygunun varlığından bihaberler.
Neden bu hale geldik?
Zor günler geçiriyoruz. Bence insanlık sınanıyor. Bu zor günlerden galibiyetle çıkmak için sevginin şifasına inanmak çok mühim. Hayat zaten zor. Ama inadına inançlı, inadına umutlu olmalıyız. Ya ne olur, sokakta yürürken bir köpekle göz göze geldiğinde yüzünde bir tebessüm belirmeyen insanlardan olmayalım. Şu hayatta birbirimize iyi gelelim. İyi gelenlerimiz çok olsun.
Benden pop star olmaz
Metin Özülkü’yle bir albüm hazırlığında olduğunuz söyleniyor. Nasıl bir albüm?
Benim çok sevdiğim, bana çok dokunan, ruhuma işleyen ve bence hakkı yenmiş şarkılar var; onları söyledim. Bir de kendi kendime karaladığım bir şeyler vardı, Metin onları okuduğunda, “Sen şahane yazıyorsun, şarkı sözü yazsana” dedi. “Ne haddime” dediğimde, “Önceden tiyatrocuydu, sonra şarkı sözü yazmaya başladı” diyerek Aysel Gürel örneğini verdi. Onun adını duyunca “Yok artık, yazabilir miyim” diye bir şeyler karalamaya başladım. Metin de şimdi üstüne müzik yapıyor.
Nostalji mi yani?
Türü asla nostaljik pop değil. Dediğim gibi, sözlerin bana, müziğin Metin’e ait olduğu yeni şarkılar da var.
Sizden bir pop star olur mu?Asla!