TANSEL ERGÜN: “Biz, yalnızca seçimlerimizden ibaretiz!
YAŞAM KOÇU VE TERAPİST
TANSEL ERGÜN İLE ÇOK ÖZEL RÖPORTAJ
TANSEL ERGÜN: “Biz, yalnızca seçimlerimizden ibaretiz!"
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Sakarya doğumluyum. Evli ve 4 çocuk annesiyim. İktisat Fakültesi mezunuyum. Bilinçaltı uzmanı ve submental terapistiyim. İnsanların sorunlarını çözümleme konusunda onlara o yolda yol arkadaşlığı yapan ve yalnızca bir kez varolduğumuz bu hayatı dolu dolu yaşamayı seven biriyim.
Tansel Hanım, bilinçaltının bizlere olan etkisini sizin kelimelerinizle dinlemek isteriz. Bize kısaca anlatır mısınız?
Esasına bakarsanız bizi 95 oranında yöneten bilinçaltımız. Bilginin duygularla birlikte kodlandığı yerimiz. Bilinçaltımız duygu depomuz ve ancak tekrarlanan davranışlarla alışkanlık kazanan bir mekanizma. Oradaki programlama ne kadar düzgün işlerse, hayatımız da o denli yolunda gidiyor. Herkesin anlayabileceği sadelikte anlatmam gerekirse duygularımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz ise inançlarımızı oluşturuyor. Olumsuz duygu kalıplarımızı pozitifleştirmeye başladığımızda düşüncemiz ve buna bağlı olarak kendimize olan inancımız da en güzel hâliyle değişmeye başlıyor.
Sizce değişim mümkün mü? Bir insan değişebilir mi?
Kesinlikle mümkün. Değişimdeki tek şart değişmek isteyen kişinin bunu gerçekten istemesi ve harekete geçmesi. Hatta size bu konuyla ilgili çok da güzel bir haber vermek isterim.
Beni yetiştiren, bugün insanlara rehberlik yapmamı sağlayan kendisinden; Beden Dili, İkna Eğitimleri, Temel Hipnoz, İleri Hipnoz, Bsc (Standart Ötesi Koçluk), Submental eğitimleri alarak bu sürecimde beni zenginleştiren değerli hocam Ocak Korhan Özduru’nun 19.20.21.22 Ağustos'ta gerçekleştireceği “DEĞİŞİMLE RANDEVU” programı var. Program online olacak ve böylelikle dünyanın her yerinden insanlar katılarak kendi değişimleriyle buluşmuş olacaklar. Bildiğiniz gibi en iyi yatırım, kişinin kendisine yaptığı yatırımdır.
Biz iyi olursak çevremize de bir o kadar fazla fayda sağlamış oluruz. Hayatındaki kısır döngüden çıkmak isteyen, gidişatında değişiklik olması gerektiğini düşünen herkesin bu programa katılmalarını çok isterim. Programa katılan istisnasız her birey programın sonunda muazzam bir farkındalıkla ayrılacak ve kendi değişimlerine şahitlik ederek bunu büyük bir coşkuyla kutlayacaklar. İçlerindeki olması gereken değişim ateşini yakmak isteyen herkes www.degisimlerandevu.com dan kayıtlarını yaptırabilirler.
Peki Tansel Hanım sizden danışmanlık hizmeti almak isteyenler için süreç nasıl işliyor?
Öncesinde yaptığım telefon görüşmesiyle sorunu genel hatlarıyla belirliyoruz, daha sonrasında randevu oluşturup seanslarımıza başlıyoruz.
Çok istisna hâller dışında 15 günde bir yüzyüze olacak şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Pandemi sebebiyle Sakarya dışında ve yurt dışında olan danışanlarıma online olarak hizmet veriyorum.
Verdiğiniz danışmanlık hizmetiyle birçok danışanınıza rehberlik ediyorsunuz, danışanlarınız genel olarak hangi sıkıntıyla size geliyor?
Genelleme yapacak olursam; çeşitli travmalar, takıntılar (tırnak yeme, obsesyon, yaptıkları eylemlerden emin olunamayan hâller) korkular, bugünden çok geçmişte yaşayanlar, fibromiyalji, migren, panik atak, anksiyete bozuklukları, aşk acısı yaşayanlar, yakınlarını kaybeden kişilerin yoğun şekilde yaşadıkları yas acıları, erteleme sendromları, affedememe, uyku bozuklukları gibi örnekler verebilirim.
Yaşam koçluğu ile birlikte profesyonel bir terapistsiniz ve submental tekniğini uyguluyorsunuz. Bize biraz da Submental’dan bahseder misiniz?
Submental’ı geçmişte yaşanan kötü anıları, olumluya çevirmek olarak tanımlayabilirim. Submental’dan önce insanları tetikleyen, onlara kötü hissettiren anı parçacıkları, Submental'dan sonra hatırlarına gelse bile ne iyi, ne kötü nötr ve umursanmaz bir anı olarak kalıyor onlar için ve bu da iyileşmeyi başlatan bir adım oluyor.
Submental Tekniği, kişileri hafif bir transa almamız sonucunda sorunu bulduğumuz, sonrasında ise EFT ve NLP ile birlikte destekleyerek muhteşem sonuçlar aldığımız bir teknik. Hatta şunu da belirtmek isterim;
Az önce de bahsettiğim hocam, Ocak Korhan Özduru çok yakın bir zamanda herkesin okuyup faydalanabileceği ve benim de redaksiyonunu yaptığım “Submental" adlı kitabını yayınlayacak. Böylelikle bireyler Submental'ı ve kişilerin iyileşme sürecini okuyabilecekler. Bu kitaptan herkesin kendinden birşeyler bulacağına ve başucu kitapları olacağına eminim. Hatta kitabı okuyan birçok insan kolaylıkla sorunlarına çözüm bulabilecekler.
Bilinçaltı çalışmalarıyla hedeflediğiniz "Yeni bir sen" ile danışanlarınıza farklı bir deneyim yaşatıyorsunuz. Bu çalışmanın içeriğinde neler var? Bize açıklayabilir misiniz?
Tabii ki; “Yeni Bir Sen" sloganımdaki amaç; kişilerin hayatlarına dokunarak, onların aslında kendilerine bile yabancı oldukları versiyonlarını ortaya çıkarmak.
Esasında görüyorum ki herkes daha iyi olma çabasında fakat çoğunluğun yaptığı eylem yalnızca “istemek". Olay sadece istemekte kalırsa, eylem, çaba, azim olmazsa maalesef bu durum “gerçekleşmeyen bir hayâl" olarak hayatlarımızda kalıyor.
Biz ise insanların istek ve hedeflerine ulaşırken önündeki engellerin neler olduğunu tespit edip, sonrasında bunları engel değil de hedeflerine ulaşmak için çıkış basamağı olarak görmelerini sağlayabildiğimiz an kişilerin içlerindeki “Yeni Bir Sen”leri bulabiliyor ve onların da görmelerini sağlayabiliyoruz.
Esasında koltuğa oturan her kişinin bilinçaltı 5-6 yaşında. Az önce de bahsettiğim gibi bilinçaltımız ise alışkanlıklarla öğrenebilen bir yer. Neyi tekrarlarsak zamanla tekrarlanan o durum bizim gerçekliğimiz, huyumuz hâline geliyor. Keza bilinçaltı iyiden, kötüden, doğrudan, yanlıştan anlamaz. O sizin ona sık sık neyi verdiğinize bakar ve öyle çalışır. Hissettiğimiz olumsuzluk olsa bile onu hissetmek, aşina olduğu o duyguyu düşünmek bilinçaltımızı rahatlatır. Danışanlarımda yapmaya çalıştığım şey duyguları ve mantıklarını olabildiğince eşit düzeyde kullanıp, gerçekleriyle yüzleşebilmelerini sağlamak, bir problemle karşılaştıklarında “Bu neden benim başıma geliyor?” yerine “Bu sorunu nasıl çözerim?" bakış açısını geliştirebilmek.
Sizce insanlar size kaç seans gelmeliler?
Bu durum kişilerin sıkıntılarına göre değişkenlik gösteriyor. Fakat birçok kez ilk görüşmelerimde karşılaştığım soru; “Tek seans yeterli mi?” oluyor. Belki de bizlerle birlikte büyüyen yıllarca zihnimizde olan sorunun elimizde sihirli bir değnek varmışçasına bir gün içinde biteceğini ummak anlamsızlık olur. Esasında bizlere gelen ve sürecini istikrarlı bir şekilde sürdürebilen her kişi kendi hayatında ne olmasını istiyorsa o hedefe kolaylıkla ulaşabiliyor. Hatta bazen istediğini sandığı o şeyi istemediğini farkedip, hedefini gerçekten istediği bir biçimde kendi gerçekliğine uygun olarak belirleyebiliyor.
Siz, size gelen her kişiye mutluluk vaad ediyor musunuz?
Hayır, benim amacım insanları sahte bir mutluluk balonu içine sokmak değil. Hayatta başa çıkamadıkları, karmakarışık hâle gelmiş duygularını yönetebilmelerini sağlamak. Çünkü hayat ve bize getirdikleri toz pembe değil. Ancak kişilerin seanslar sonrasında, kendilerinde gördükleri ilerleme onları fazlasıyla mutlu ediyor.
Danışanlarınızla aranızda çok güçlü bir bağ olduğunu görüyoruz. Bunun temelinde ne yatıyor?
Belki de bu başarı benim de o süreçlerden geçtiğim için olabilir. Sanırım bundan dolayı onlarla güçlü bir empati yapabiliyorum. Bir kişinin bile hayatını olumluya çevirebilmek benim için paha biçilemez bir duygu. Çünkü bu durum yalnızca o kişiyle sınırlı kalmıyor. Danışan, ailesi, eşi, çocukları ve etrafındaki herkese kelebek etkisiyle sirayet eden bu durum beni çok mutlu ediyor.
Son olarak buradan okurlarımıza ne söylemek istersiniz?
Buraya kadar yazımızı okuyan herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım. Unutmayın, bizi yöneten ve tüm bedenimize 95 oranında etki eden bilinçaltımızdır. Düşüncelerimizi pozitife dönüştürmeyi başardığımızda değişim başlıyor. Bakış açımız değiştiğinde, hayatımız da değişiyor ve çoğu kez suç, suçladığımız kişilerde değil sadece bizde oluyor. Bir bakıyoruz ki aslında biz karmakarışık duygularımızı örtbas etmek ve kendimizi haklı çıkarmak için bir sürü bahane bulmuşuz.
Ancak düşüncelerimizi düzenleyerek, konfor alanlarımızdan çıkarak, seçimlerimizle birlikte önceliklerimizi olması gerektiğini bize en uygun hâliyle belirleyerek dengeyle ilerlemeye başladığımızda çok keyifli bir yola çıkmış oluyoruz. Biz yalnızca kontrol edebildiklerimizden sorumluyuz, yani kendimizden. Sonraki sorumluluğumuz ise olaylar başımıza geldiğinde o olaya nasıl yaklaşacağımız. Bizi üzen olay karşısında derin bir üzüntüye kapılıp kurban mı olacağız? Yoksa o olayın içinden gerekirse savaşarak mı çıkacağız? Biz yalnızca seçimlerimizden ibaretiz.
Bizlere armağan edilen bu hayatımızı kendi gerçekliğimize en uygun hâliyle yaşayabilirsek, dolu dolu bir hayat sürmüş oluruz.
Bir gün herkesin yalnızca kendilerine has;
“KİŞİSEL VERSİYON” larını bulabilmelerini tüm yüreğimle dilerim.
Röportaj. Gülay KILIÇ
gulaykilicofficial@gmail.com